23 Eylül 2007 Pazar

Fethullah Hoca'nın 'misyonerleri' neyin peşinde?

Mahmut Övür
Bir süre önce Kenya ve Güney Afrika Cumhuriyeti'ni kapsayan bir geziye katıldım. Yola çıkarken kafamda tek bir soru vardı: Dünyanın dört bir yanına yayılan hatta adını ilk kez duyduğumuz ülkelerde açılan Türk okulları ne amaçla açılıyor?

Aslında bu soru Türkiye'de pek çok insanın kafasını karıştırıyor.

Şüphe ile bakanlar da samimiyetle olayı anlamaya çalışanlar da bu sorunun cevabını merak ediyor.

Çünkü, Sibirya'dan Kamboçya'ya, Arjantin'den Angola'ya, onlarca ülkede bir 'derviş sabrı' ile çalışmak ve hiçbir beklenti olmadan bunu yapmak dışarıdan bakanlar için anlaşılabilir bir durum değil.

Afrika'nın iki ülkesi, Kenya ve Güney Afrika Cumhuriyeti'ne işte bu merakla gittim.

İlk durağımız Kenya'nın başkenti Nairobi'ydi.

Nairobi'deki Türk Okulu'nun müdürü Mehmet Yavuzlar bizi karşıladı.

Okulun adı, Light Akademi. İlkokulda 240, lisede ise 300 öğrenci okuyor. On yıldır orada eğitim veren Türk okulu, başarı sıralamasında Kenya'daki tüm okullar arasındaki 7. sırayı alarak inanılmaz bir başarıya imza atmış.

Okula ulaştığımızda güzel bir sürprizle karşılaşıyoruz.

Geniş bir salonun ortasında 4 zenci kız öğrenci. Önce herkesi Türkçe selamlıyorlar. Sonra da Mahsun Kırmızıgül'den bir şarkı söylüyorlar:

'Hepimiz kardeşiz.' Bununla yetinmiyor bir de Sezen Aksu'dan 'Firuze' yi söylüyorlar...

Düşünsenize, Kenya'nın başkenti Nairobi'de Sezen Aksu, Mahsun Kırmızıgül söyleyen zenci çocuklar... Herkes etkileniyor.

Ama bu okulları, o ülkelerde etkili kılan sadece bunlar değil. İşin sırrı başka.

Bir gece Nairobi'de kaldıktan sonra Güney Afrika Cumhuriyeti'ne geçiyoruz.

Güney Afrika Cumhuriyeti birkaç açıdan ilginç bir ülke.

Nüfusu 44 milyon. Kişi başına milli gelir 10 bin dolar. Yönetim şekli çok farklı. Üç başkenti var. Birbirlerine yakın da olsa yasama, yürütme ve yargı ayrı ayrı kentlerde. Ve 9 eyaletten oluşuyor. Belki de en ilginci 11 resmi dilin olması. Özellikle okullarda biri İngilizce olmak üzere iki dil mecburi okutuluyor.

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Johannesburg, Durban ve Cape Town kentlerinde Türk okulları var. Tek tek hepsini geziyoruz. Her birinin ilginç kuruluş öyküleri ve ülke çapında ciddi başarıları var. Kimi matematik, kimi kimya, kimi fizik olimpiyatında birincilik kazanmış. O okulları cazip kılan yanlardan biri de bu.

Bugün Afrika'nın 30 ülkesinde 53 Türk okulu eğitim veriyor.

Peki büyük çoğunluğu Hıristiyan olan bu ülkelerin vatandaşları neden çocuklarını Türk okullarında okutuyor?

Bu sorunun iki cevabı var: Birincisi okulların ülke çapındaki başarısı, ikincisi ise ahlaki değerler...

AIDS'in kol gezdiği, kötü alışkanlıkların yaygın olduğu Afrika ülkelerinde bu okulların güven vermesi doğal.

Şimdi gelelim başta sorduğumuz soruya.

Acaba dünyanın dört bir yayına yayılan Türk okulları neyin peşinde?

Bu okullar öğrencileri Müslüman yapmaya çalışan birer 'misyonerlik' merkezi mi, yoksa Türk propagandası mı yapıyor?

Önce kısa bir tespit yapalım:

Fethullah Gülen Hoca'nın okullarında eğitim veren öğretmenlerin büyük çoğunluğu gençlerden oluşuyor. Hepsi de ODTÜ ve Boğaziçi gibi en iyi üniversitelerden mezun.

Türkiye'nin dört bir yanından gelen bu öğretmenler hiç tanımadıkları ülkelerde binlerce öğrenciyi eğitmek için inanılmaz bir çabaya imza atıyor.

Çoğuyla uzun uzun konuştum.

Tarık Şen, İlhami Demirtaş, Tufan Aydın, Tahsin Tümer, Tarık İmre gibi orada karşılaştığım her yönetici veya öğretmenin o ülkelerde 'iyi insan' olmak ekseninde iki şeye, 'Türkiye ve modern Müslüman' imajı yaratmaya hizmet ettiklerini gördüm:

Tıpkı ünlü Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov'ın dediği gibi:

'Bu okullarda din, dil, ırk ayrımı yapılmaksızın insanlık sevgisi üzerine eğitim yapılıyor.'


Mahmut Övür, 18 Şubat 2007 Pazar, Sabah


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Keşke kelimesini kullanmamaya gayret gösteririm ama bu kez bir istisna yapacağım .Keşke bu yazdıklarınızı tüm Türkiye okusa,keşke bu yazdıklarınızı tüm müslümanlar okusa, keşke bu yazdıklarınızı bütün insanlık okusa...